ÇEK KANUNUNDA BANKANIN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Çek Kanununa göre Bankaların yükümlülüklerini inceleyen Lisans tezi düzeyinde araştırma yazısı.

TICARET

Av. Ceren ÖZDEMİR

10/27/202338 min oku

low angle photography of gray concrete building
low angle photography of gray concrete building

1.GİRİŞ

Çek, kambiyo senedi vasfını haiz bir kıymetli evraktır. Çeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası basar. Çekte, çeki düzenleyen çek sahibidir ve muhatap çekin alındığı bankadır. Çekin hukuki mahiyeti ise ödeme aracı olmasıdır. Çekin geçerli olabilmesi için üzerinde çek kelimesi olması ve kayıtsız şartsız ödeme emrini içermesi gerekir. 31.12.2016 tarihli 29935 sayılı Resmî Gazete ’de Çeklere Karekod Uygulamasına İlişkin Tebliğ yayınlandı. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca 4,6,8’inci maddeleri 01.01.2017 tarihinde, 7’nci maddesi 31.12.2017 tarihinde, diğer hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtildi. Çeklerde seri numarası ve karekod zorunlu unsur haline getirildi.

Ülkemizde çek kullanımı oldukça yaygındır. Çekin yaygın olarak kullanılma nedeni çekin bir ödeme aracı olmasıdır. Çek bir ödeme aracı olmasına rağmen uygulamada ileri tarihli olarak düzenlenmektedir. İleri tarihli düzenlenmesinin sonucu ise çekin ödeme aracı işlevini arka plana atıp kredi işlevi kazandırmaktadır. Uygulamada ileri tarihli düzenlenme sebebi üzerine yazılı tarihe kadar çekin tahsilatını engellemektir.

Çek bir ödeme aracı olduğu için çekte vade olmaz, görüldüğünde ödenir. Görüldüğünde ödenir denilmesine rağmen 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3.maddesinin 5. ve 9. fıkralarından da anlaşılacağı üzere çekin ibraz tarihi üzerinde yazılı tarihtir ve bu tarih gelmeden bankaya ibraz edilmemelidir.

14.12.2009 tarihinde TBMM’de kabul edilen 5941 sayılı Çek Kanunu 20.12.2009 tarihli ve 27438 sayılı Resmî Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

‘Çek Kanunu’nda Bankanın Yükümlülükleri’ adını taşıyan bu çalışmada 5941 sayılı Çek Kanunu’nun ışığında; Çek Kanunu’nun amacı, işlevi ve kapsamı incelemesiyle beraber muhatap bankanın yükümlülüklerini ele alacağım. Kıymetli evrak ve kıymetli evrakın özellikleri ile kambiyo senetlerinden çek hakkında bilgiler vereceğim. Muhatap bankanın yükümlülükleri ve bu yükümlülüklere uymazsa olacaklardan bahsedeceğim.

man writing on paper
man writing on paper

2.KIYMETLİ EVRAK VE ÖZELLİKLERİ

Kıymetli evrak hukuku ile ilgili kuralların temelini 1931 tarihli Cenevre Konvansiyonu oluşturmaktadır. Uluslararası alanda, özellikle Kıta Avrupası’nda son derece yeknesak ve oturmuş bir kıymetli evrak hukuku uygulaması vardır.

Kıymetli evrak adi senedin karşılığı olarak kullanılır. Kıymetli evrak ifadesindeki ‘evrak’, ‘varaka’ sözcüğünün çoğuludur. Varaka belge demektir. Bu belgelere değer katan, onu kıymetli hale getiren, adi senetlerde olmayan bazı nitelikler vardır.

Hak ve senet kader birliği içindedir. Hak, senetle birlikte değer taşımakta ve senetteki hakkın talebi için mutlaka senedin ibraz edilmesi gerekmektedir. Kıymetli evrakların adi senetlerden bir diğer farkı ise hakkın senetten ayrı devredilemez olmasıdır.

Kıymetli evrak hukuku, ticaret hukuku ile borçlar hukukunun en büyük kesişim noktasıdır. Borçlar hukukunda bir hakkın doğumu için senet düzenlenmesi zorunlu değildir. Ancak taraflar, özellikle sözleşmenin varlığı veya içeriği ispat konusunda sıkıntı yaşamamak için yazılı belgeden (senet) yararlanabilir.[1] Senet kavramı, borçlar hukukunda borç ilişkisinin ve alacak hakkının varlığını ispatlama konusunda ön plana çıkmaktadır.[2]

Kıymetli evrak kavramındaki evrak (varaka), evrakta var olan hakkın ispatından çok bu hakkın daha güvenli şekilde devrini sağlamayı amaç edinir. Kıymetli evrakta ön plana çıkan, evraktaki haktır.

Kıymetli evrakın tanımına, TTK 645. maddede yer verilmektedir: “Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunlarda mündemiç olan hak senetten ayrı olarak dermeyan edilemediği gibi başkalarına da devredilemez.”

Kanuni tanım, kıymetli evrakın birinci kavramsal unsurunun “senet” olduğunu, kâğıt olmaksızın kıymetli evrakın düşünülemeyeceğini ortaya koymaktadır. “Hak” kavramı ile özel hukuk hakkı kastedilmiştir. “Mündemiç” sözcüğü ‘bir şeyin içinde saklı bulunan, var olan, içkin’ anlamlarına gelmektedir. Kelimenin anlamından da çıkarabileceğimiz üzere hakkın kâğıdın içinde yer aldığı yani hak ile kâğıdın birbiriyle kaynaştığı, iç içe olduklarını, hak ile kâğıdın bir bakıma özdeşleştiği sonucuna ulaşmaktayız. “Dermeyan” sözcüğü ‘ileri sürmek, ortaya koymak’ anlamlarına gelmektedir. Hakkın senetten ayrı dermeyan edilememesinden anlamamız gereken; hakkın kağıtsız ileri sürülemeyeceğidir. Kâğıt ile hak arasında organik bir bağlılık söz konusudur. Hakkın devri senedin devri ile mümkündür. Hakkı ararken de senedin ibraz edilmesi gerekmektedir. İfa, senedin ibrazı sonucunda gerçekleşir.

[1] Yaşar Karayalçın, Ticaret Hukuku III, Ticari Senetler (Kambiyo Senetleri), Ankara 1970, s. 3.

[2] Ahmet Battal, Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2005, s. 3.

a man holding a wallet and a watch
a man holding a wallet and a watch

2.1. KIYMETLİ EVRAKIN NİTELİKLERİ

Kıymetli evrak, temel ilişkiden soyutlanmış, devredilebilir hakkın temsil edildiği, sıkı şekil şartlarına bağlı ve zilyetliğin devri ile devredilebilen evraktır.[1] Kıymetli evrak, ekonomik değer taşıyan ve tedavül kabiliyeti olan bir hak içermelidir. Kıymetli evraktaki hakkın dermeyanı ve devri senetle mümkün olabildiğinden, hamilin senedi elinde bulundurması diğer bir deyişle senedin zilyedi olması şarttır.[2]

Kıymetli evrak niteliği taşıyan bir senet ile iç içe geçmiş olan hak, bireyler arasındaki ilişkiden bağımsız olarak varlığını sürdürmektedir. Kıymetli evrak üzerinde neden o evrakın hazırlandığı yazılmaz çünkü kıymetli evrak sebepten soyut yani temel ilişkiden bağımsızlardır. Bu sebeple temel ilişkiden bağımsız bir şekilde devredilebilirler.

2.2.KAMBİYO SENETLERİNİN ÖZELLİKLERİ

Kambiyo senedi kavramı, İsviçre Borçlar Kanunu’nda kullanılan Almanca “Wechsel” teriminin karşılığı olup İsviçre Hukuku’nda sadece poliçe ve bonoyu karşılamaktadır. Çek ise bu kavrama dâhil edilmemiştir.[3] Hukukumuzda ise kambiyo senetleri başlığı altında poliçe, bono ve çek yer alır. Ticari bir senet üzerine imza koymak suretiyle doğan soyut borç anlamına gelen ‘kambiyo taahhüdü’ deyimi, kredi işlemini ifade etmek üzere bir poliçe veya bono ile borçlanmak anlamında kullanılmaktadır. Çek, bir kredi aracı değildir ve para yerine geçen bir ödeme aracıdır. Bu sebeple de kambiyo senedi vasfına haiz olup olmadığı tartışması gündeme gelebilmektedir. Fakat hem mevzuatımızdaki düzenlenme şekli hem de kambiyo senetlerine ilişkin sert ve şekilci hükümlere tabi olması sebepleriyle çek taahhüdü bir kambiyo taahhüdü olarak, çek de bir kambiyo senedi olarak kabul edilmelidir.[4]

Kıymetli evrak olan kambiyo senetleri kanunda gördüğümüz üzere sıkı şekil şartlarını haizdir. Kanun koyucu, sıkı şekil şartlarını tedavül güvenliğini sağlamak, senetlerin devrini kolaylaştırmak amacıyla getirmiştir. Bu amaç doğrultusunda şekil şartları geçerlilik noktasında önem arz etmekte ve bu şartlara uyulmamasının sonuçlarını ağırlaştırmaktadır. Zorunlu unsurlardan biri veya birkaçı eksik ise senet kambiyo senedi olarak doğmaz lakin duruma göre senet adi senet niteliğinde olabilir.

Kambiyo senetleri, belli bir miktar paranın kayıtsız şartsız ödenmesini içeren senetlerdir.[5] Kambiyo senetleri kanunen emre yazılı senetlerdir. Kambiyo senedi nama(isme) yazılı olsa bile emre yazılıdır. Kişi aksini istiyorsa senet üzerine olumsuz emre kaydı koymalıdır ve senedi iradi olarak nama yazılı hale getirmelidir. Kambiyo senedi üzerinde ‘emrine’ yazılmaması senedin emre yazılı olmadığı sonucunu doğurmamaktadır. Bunun amacı senetleri kamu güvenliğine layık senetler haline getirmektir. Emre ya da hamiline yazılı düzenlenmiş olan kambiyo senetleri kamu güvenliğine layıktır.

Kambiyo senetleri tedavül senetleridir. Tedavül sözcüğünün ‘kullanılmakta olma, elden ele geçme, dolaşma, dolanım, geçerlik’ anlamları vardır. Kambiyo senetleri ile bireyler alacaklarını güven içinde devredebilir. Piyasada senet sürekli dolanım halinde olacağı için, kimin elinde olduğunu bilmek mümkün olmayacaktır. İşte bu sebeple hamil yani senedi elinde bulunduran, senedin borçlusuna senedi vadesinde ödemesi için ibraz etmelidir. Buradan çıkan sonuç ise senet ile doğan borç bir para borcu olmasına rağmen normalde olduğu gibi götürülecek borç değil, aranacak borçtur. Borçlunun alacaklıyı bilme imkânı olmadığından alacaklı, tabiri caizse borçlunun ayağına gidecektir.

Kambiyo senetleri kurucu kıymetli evraktır. Temeldeki ilişki kambiyo senedine bağlanmadığı sürece sadece borçlar hukuku anlamında bir haktan söz edilebilir. Mücerretlik ilkesi, kambiyo hukuku açısından oldukça önemlidir. Bu ilke bize kambiyo senedinin temeldeki ilişkiden koparılmış, ayrılmış bir senet olduğunu gösterir. Temel ilişkideki sakatlık kambiyo senedine halel getirmez.

Kambiyo senetlerinde imzaların istiklali ilkesi geçerlidir. Bunun da amacı piyasa güvenliğidir. Kambiyo senetlerinde imzası bulunanlar kendisinden sonra gelenlere karşı müteselsilen sorumludurlar.

Kambiyo senetleri mutlaka bir para alacağını içermelidir. Para dışındaki edimler kambiyo senedinin konusu olamaz.

Ayrıca kambiyo senetlerinin takibi özel usullere tabidir. İcra ve iflas hukukunda kambiyo senetleri için genel haciz yolu yerine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna başvurulur.

3.KAMBİYO SENETLERİNDEN ÇEK

Çek, Türk Ticaret Kanunu’nda üçüncü olarak düzenlenen ve en çok kullanılan kambiyo senedi türüdür. Çek iktisadi açıdan para yerine geçen bir ödeme aracıdır ayrıca poliçe ve bonoya göre daha güvenlikli bir senettir. Çek bir ödeme aracı olduğundan muhatap tarafından kabulü söz konusu olamayacaktır. Türkiye’de ödenecek çeklerde muhatap sadece banka olabilir. ‘Banka’ kelimesinden hangi müesseselerin anlaşılacağı, Bankacılık Kanunu’na göre, ‘özel finansman kurumlarına’ da çekte muhatap olma imkânı tanınabilecektir.[6] Bankaya değil de bir kişiye yazılan çek yalnızca havale hükmünde olacaktır.

Çekte üç taraf vardır. Bunlar; çeki düzenleyen kimse (keşideci), çekin ödeneceği kimse (lehtar/hamil), çeki ödeyecek banka. Bir kambiyo senedi olan çek diğer kambiyo senetleri gibi muayyen bir bedelin kayıtsız, şartsız ödenmesi(havalesi) amacıyla düzenlenir. Havale, bir yönüyle çek sahibi ile banka arasında yapılan bir sözleşmeye (çek anlaşmasına), bir yönüyle ise keşideci ile lehtar arasındaki asıl borç ilişkisine dayanır. Başka bir ifadeyle çek keşide edilmesiyle birlikte keşideci, bir taraftan lehtara muhatap bankaya başvurabilme hakkı (ibraz yetkisi) tanırken, bir taraftan da muhatap bankaya hesabındaki paradan hamile ödemede bulunma yetkisi verir.[7]

3.1.ÇEKİN İKTİSADİ İŞLEVİ

Çek, bankalar tarafından çıkarılan ve hesap sahibinin bankadaki hesabından dilediği kişilere ödeme yapmasına olanak sağlayan bir kambiyo senedidir.[8] Ekonomik açıdan çek, nakit kullanılmaksızın ödeme yapılmasını sağlayan bir ödeme aracıdır.[9] Çek bu yönü ile kredi aracı olan poliçe ve bonodan farklıdır. Çek para ödeme amacıyla özgülenir. Bu niteliği sebebiyle birçok düzenlemeye yer verilmiştir. Çek görüldüğünde ödenir, çekte vade olmaz denilmesinin sebebi budur.

Çek iktisadi olarak bir ödeme aracı olarak kabul edilse de uygulamada kredi aracı olarak kullanıldığı görülmektedir. Çekte vade olmaz. Uygulamada ‘vadeli’ denilen, ancak öğretide ‘ileri tarihli çek’ olarak adlandırılan olgu şudur; taraflar çekin düzenleme tarihini, düzenledikleri gün yerine, ileri bir tarihte düzenlemiş gibi yazmasıdır. Keşide tarihini düzenlendiği tarih değil de ileri bir tarih olarak yazma konusunda anlaşan taraflar üzerinde yazılı tarih itibariyle çekin tabiri caizse doğmamasını, bu sayede kısa ibraz süresi içinde tedavül etmesinin zorluklarının aşılmasını sağlayarak ödeme aracı olan çeki, kredi aracına dönüştürmüşlerdir.

5941 sayılı Çek Kanunu’nun ‘Geçici Madde 3/5: 31/12/2020 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.’ hükmü sayesinde taraflar ileri tarihli olarak çek keşide etseler bile hamilin vaktinden önce bankaya ibrazının önüne geçilmiştir.

5941 sayılı Çek Kanununun 3.maddesin 8.fıkrasına da göre ileri tarihli çekte, ileri tarihli ibraz süresinden önce ibraz edilen çekle ilgili olarak hukuki takip yapılamayacak, yine kanunun 5.maddesinin 1.fıkrasına göre de karşılıksız işlemi ancak çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde yapılabilecek, düzenleme tarihinden önce ibraz ve karşılıksız işlemi yapılamayacaktır. Çek kanununa eklenen geçici 3.maddenin 5. Fıkrası gereğince, 31.12.2020 tarihine kadar üzerinde bulunan düzenleme tarihinden önce çekin ödenmesi için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir. Bu tarihten sonra üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce bankaya ibraz edilen çekin karşılığının bulunması durumunda ödenmesine bir engel yoktur. Bu durum çeke teminat işlevi de sağlamaktadır. Çekin görüldüğünde ödenecek olması teminat işlevi için elverişsiz olmasına neden olmakla beraber ileri tarihli çeklerin o tarihten önce ibraz edilse de ‘görülmeyecek’ olması teminat işlevini arttırmaktadır.

3.2.ÇEKİN HUKUKİ İŞLEVİ

Çekin hukuki niteliği poliçede olduğu gibi (nitelikli) havale işlemi olmasıdır. Düzenleyen ile muhatap banka arasında gerçekleşen ve banka ile düzenleyen arasında hüküm doğuran bir çek anlaşması ile keşideci yani düzenleyen kendi hesabından tasarrufta bulunur. Böylece çekin ödenme işi bankaya havale edilmiş olur. Banka da keşidecinin imzasını taşıyan ve yetkili hamil olduğunu ispatlayan kişiye ödeme yaparak çeki geri alır.[10]

Çek bir ödeme aracıdır ancak bunu açıkça düzenleyen bir kanun hükmü yoktur. Çekin muhataba ibrazında ödenecek bir senet olması ve teminat cirosu ile ciro edilememesi bu niteliğini açıkça ortaya koymaktadır.[11]

Çek bir kredi aracı değil, ödeme aracı olduğundan Yargıtay[12] borç itfa etmek dışında bir maksatla çek keşide edilmesi halinde, bu hususun ispatı külfetinin keşidecinin üzerinde olduğunu kabul etmiştir.

3.3.ÇEKE GENEL BAKIŞ

Bir senedin çek olarak nitelendirilebilmesi için bulunması gereken unsurlar TTK madde 780’de sayılmış ve eksiklik halinde tamamlayıcı unsurlara ise TTK madde 781’de yer verilmiştir.[13]

Bir senedin çek olarak nitelendirilebilmesinin ilk şartı ‘çek’ kelimesini ihtiva etmesidir. ‘Çek’ başka dilde yazılmış ise o dilde ‘çek’ karşılığı olarak kullanılan kelimeyi içermelidir. Çek kelimesi kısaltılmadan yazılmalıdır. Çek kelimesi yoksa lakin diğer zorunlu unsurlar varsa, açıkça emre yazılı olmak ve ibrazında ödenmesi öngörülmüş olmak kaydıyla bu senet emre yazılı havale sayılır.

Çekin kayıtsız şartsız bir meblağı ihtiva etmesi zorunludur. Bu para Türk Lirası veya yabancı para olabilir (TTK 802). Para borcunun havalesi şarta bağlanacak olursa bu durum çeki sakatlayacaktır. Çekin verilme sebebi olan temeldeki borç ilişkisi ile bağlantı kuran yani çekin mücerretliğine halel getiren kayıtlar da çeki geçersiz kılabilir. Ödenmesi gereken bedel, yazı veya rakam yahut yazı ve rakam olarak birlikte üzerinde gösterilir.[14] Senette farklı meblağlar gösterilmiş ise hangisine itibar olunacağı hakkında poliçedeki hükümler uygulanır.

TTK’ye göre çek muhatabı olarak mutlaka bir banka gösterilmelidir. Nitekim TTK 782.maddede bu açıkça düzenlenmiştir. ‘Banka’ ifadesinden anlamamız gereken, Bankacılık Kanunu’nun hükümlerine tabi müesseselerdir. Çekte muhatap olma ehliyetine sahip bankalar ancak bir anonim ortaklık şeklinde örgütlenebilir (Ban K. 7/1.a). Katılım ve Yatırım Bankaları mevduat kabul etmedikleri sürece çek hesabı açamayacaklarından bu bankalara çek keşide edilemeyecektir.[15]

Çekin ödeme yeri, ibraz süresinin belirlenmesinde ve uygulanacak hukukun tespitinde önemlidir. Ödeme yerinin idari birimleri ile gösterilmesi gerekmektedir. Eğer ödeme yeri gösterilmediyse bu doğrudan çekin geçersiz olduğu sonucunu doğurmaz. Tamamlayıcı hükme göre ‘TTK 781/2: Çekte açıklık yoksa, muhatabın ticaret unvanı yanında gösterilen yer ödeme yeri sayılır. Muhatabın ticaret unvanı yanında birden fazla yer gösterildiği takdirde, çek, ilk gösterilen yerde ödenir. Böyle bir açıklık ve başka bir kayıt da yoksa, çek muhatabın merkezinin bulunduğu yerde ödenir.’ ödeme yeri alternatifli unsurdur.

Çekin düzenlenme yeri de çekte bulunması gereken unsurlardır. Düzenleme yeri yazılmayan bir çek, ödeme yeri yazılmayan çekte olduğu gibi, doğrudan çekin geçersiz olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Düzenleme yeri yazılmayan çeklerde, düzenleyenin adı yanında yazılı olan yerde çek düzenlenmiş sayılacaktır. Düzenleme yeri de idari birim olarak yazılmalıdır. Eğer hiçbiri yazılı değilse ya da birden fazla düzenleme yeri yazılmışsa senet çek niteliği kazanamayacaktır.

Çekte ibraz süresinin on gün veya bir ay olması keşide yerine göre belirlendiğinden keşide yeri olmayan bir senet çek değildir. Tamamlayıcı hüküm olan TTK 781’e göre keşide yeri gösterilmemişse, keşidecinin ad ve soyadının yanında bulunan yer, keşide yeri sayılır.

Çekte keşide gününün bulunması esaslı ve zorunlu bir şarttır çünkü; kısa tutulan ibraz sürelerinin işlemeye başlayabilmesi, ibraz süresinin sonucu olarak meydana gelecek hususların gerçekleşmesi için önemlidir. Keşide günü; çekin ibraz edileceği sürenin hesaplanması için vazgeçilmez zorunlu bir unsurdur. Çek ileri tarihli olarak düzenlese bile bu durum değişmez, zaten çekin fiilen teslim edildiği tarihte süreler işlemeye başlamamıştır. İleri tarihli çeklerin var olma amaçları da ibraz süresini uzatmaktı. Yargıtay uygulamasında imkânsız tarihleri (32 Şubat 2020 gibi) geçersiz saymıştır. Çek üzerinde bir düzenleme tarihinin bulunmamasına bizzat düzenleyen yol açsa bile, çekin geçersizliğini ileri sürebilmelidir. Düzenleme tarihinin eksikliğinin düzenleyen tarafından ileri sürülmesi, şekil eksikliğine bilerek ve isteyerek sebep olma, yani bu eksikliği daha sonra ileri sürerek sorumluluktan kurtulmayı planlamış olma halleri hariç, hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilemez.[16]

Çekin üzerinde (ön yüzünde) yer almak kaydı ile tarihin çekin herhangi bir yerinde, örneğin çekin üst köşelerinde ya da imzanın yanında yazılmış olmasının bir önemi yoktur[17]. Bankalar tarafından matbu olarak bastırılıp verilen çek yapraklarında sağ üst köşesinde düzenleme günü için ayrılmış bir yer bulunmaktadır. Düzenleme günü de genellikle bu ayrılmış bu yere yazılmaktadır. Çek üzerinde düzenleme günü olarak farklı iki tarihin yazılmış olması kural olarak çeki geçersiz kılmalıdır.[18] Zira bu durumda ibraz sürelerinin hesaplanması mümkün olmayacaktır. Çek üzerinde farklı iki düzenleme gününün yazılı olduğu durumlarda, bunların yazılı olduğu yer önemsenmeksizin, sonraki tarihi vade olarak nitelendirerek TTK m. 795/1 hükmü uyarınca geçersiz saymak, önceki tarihi ise düzenleme günü olarak kabul etmek daha isabetli olacaktır[19]. Nitekim Yargıtay da farklı kararlarında sonraki tarihi vade olarak kabul edip geçersiz saymış; önceki tarihi ise düzenleme günü olarak kabul etmiştir[20].

Çekin geçerliliği keşideci tarafından imza edilmesine bağlıdır. İmza keşideci tarafından el yazısıyla atılmalıdır.

TTK’de sayılan zorunlu şekil şartları arasında ‘vergi kimlik numarası’ bulunmamasına rağmen, 4814 sayılı kanunla değişik 3167 sayılı kanunun 3/2.maddesiyle vergi kimlik numarasının bulunması zorunluluğu getirilmiştir. Yargıtay Hukuk Dairesi kararlarıyla vergi kimlik numarasının bulunmamasının çekin geçerliliğini etkileyen bir zorunluluk unsuru olmadığı istikrar kazanmıştır.

Karekod, 6722 sayılı Kanun ile eklenmiş bir diğer unsurdur. İlgili kanuna göre:

MADDE 70 – 6102 sayılı Kanunun 780 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bentler ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“g) Banka tarafından verilen seri numarasını,

h) Karekodu,”

TTK 780/4: (Ek: 15/7/2016-6728/71 md.) Yabancı banka tarafından bastırılan çeklerde, 780 inci maddenin birinci fıkrasının (g) bendinde belirtilen banka tarafından verilen seri numarası ve/veya (h) bendinde belirtilen karekodun bulunmaması senedin çek olarak geçerliliğini etkilemez.

Lehine çek keşide edilen lehtar yasal unsurlar arasında bulunmamaktır, nitekim lehtar ihtiyari bir kayıttır. Lehtar ismi belirtilirse ve menfi emre kaydı da yoksa çek emre yazılıdır. Çeke konulan menfi emre kaydı onu nama yazılı hale getirecektir. Bunun sonucu olarak devir, alacağın temliki yolu ile gerçekleşebilecektir. Çekte lehtar bulunabilir ancak bulunmaması eksiklik değildir çünkü çek hamiline yazılı çek sayılacaktır. Türk Ticaret Kanunu’nun 785.maddesinin 2.fıkrasına göre çek, hamiline düzenlenebilir. Çeke konulan ciro yasağı ise çeki nama yazılı hale getirecektir. Çek, emre yazılı ise ciro ve teslim yoluyla devredilebilir. Hamiline yazılı ise çekin teslimi yani zilyetliğin devri yeterlidir.

Çekte vade yoktur, çek görüldüğünde ödenir. Düzenleme tarihinden önce ibraz edilen bir çekin kısmen veya tamamen karşılıksız çıkması durumunda, bu çek hakkında hukuki takip yapılamaz. Takip yapılabilmesi için süresi içinde ibraz edilip kısmen veya tamamen karşılıksız çıkması gerekmektedir. Çekin ibraz süresi uzatılamaz ve kısaltılamaz. Bu tür kayıtlar yazılmamış sayılır, senedin geçerliliğini etkilemez.

3.4.ÇEK KANUNU’NUN AMAÇ VE KAPSAMI

Çek Kanunu’nun amaç ve kapsamı 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 1.maddesinde belirtilmiştir. Kanuna göre: ‘Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanacak yaptırımları belirlemektir.’

Çek Kanunu’nun amaçları arasında kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunma yer almaktadır. Bu amacın gerçekleşmesi için düzenlemeler yapılmış olup, bu önlemlerle bankalar için yükümlülükler getirdiği gibi banka personeli için cezai yaptırımlar da öngörmektedir.[21]

Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenen çeklerin birbirinden ayrı, ayırt edilebilir şekilde basılacak olması yapılan düzenlemelerdendir.

4.BANKANIN SORUMLULUĞU

5941 sayılı Çek Kanunu’nun 2.maddesinin 5.fıkrasında belirtildiği üzere çek defterleri bankalarca basılır veya bastırılır. İlgili kanun bu nedenle bankalara bir takım hukuki yükümlülükler getirildiği gibi, bu yükümlülüklere ilişkin cezai müeyyideler de düzenlenmiştir.

4.1.ÇEK HESAPLARI VE ÇEK DEFTERLERİ

5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 7.maddesi 1.fıkrasının a bendinde Türkiye’de kurulacak bankaların ‘Anonim şirket şeklinde kurulması’ öngörülmüştür. Bankalar tacirdir. Bu nedenle çek hesabı açılmasıyla ilgili olarak kanunda kendisine verilen görev ve yükümlülükleri basiret ve özen ile yerine getirmelidir. Bankalar çek hesabı açarken hesap sahibinin yasaklılık ve ekonomik durumunu araştırmalıdır. Birtakım belgeleri isteyebilirler. 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 2.maddesinde bankanın araştırma yükümlülüğü, çek hesapları ve çek defterleri ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir.

4.1.1.Yasaklılık Durumunu Araştırma Yükümlülüğü

MADDE 2 – (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar…’

Çek kanununun 2.maddesinin 1.fıkrasında da görüldüğü gibi bankaların, çek hesabı açtırmak isteyen müşterilerinin yasaklı olup olmadıklarını araştırmaları gerekir. Bu yükümlülüklerini yerine getirirken yapacakları yasaklılık araştırmasında müşterilerinden isteyebilecekleri belge ve bilgiler ilgili kanunun 2.maddesinin 2.fıkrasında belirtilmiştir. Hükme göre; ‘Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin Risk Merkezi ile adli sicil kayıtlarını ve açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını, esnaf ve sanatkâr olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili kayıtlarını almak ve çek hesabının kapatılması hâlinde bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla yükümlüdür.’

6273 sayılı ‘Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1.maddesinde de belirtildiği gibi 5941 sayılı Çek Kanununun 2.fıkrasında belirtilen ‘adli sicil’ ibaresi “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası” şeklinde değiştirilmiş, yasaklılık durumunun TCMB’den gelen kayıtlara göre bankanın yapacağı belirtilmiştir.

6273 sayılı kanunun 3.maddesine göre Cumhuriyet savcısı tarafından, her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir. Soruşturma evresinde bulunan dosyalar hakkında Cumhuriyet başsavcılığınca, kovuşturma evresinde bulunan dosyalar hakkında mahkemece, idari yaptırım kararı verilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosyalar hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, Yargıtay’ın İlgili dairelerinde bulunan dosyalar hakkında ise ilgili dairece, bu kanuna göre işlem yapılmak üzere dava dosyası hükmü veren mahkemeye gönderilir. Mahkeme duruşma yapmaksızın karar verir.[22]

Çek Kanunu’nun 5.maddesinin 8.fıkrasına göre; ‘(Değişik: 15/7/2016-6728/63 md.) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, güvenli elektronik imza ile imzalandıktan sonra, Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla MERSİS ile Risk Merkezine elektronik ortamda bildirilir. Hakkında çek hesabı açma yasağı kararı verilen kişiler, Risk Merkezi tarafından bankalara bildirilir. Bu bildirimler ile bankalara yapılacak duyurulara ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının uygun görüşü alınarak Risk Merkezi tarafından belirlenir.’ Yasaklılık durumuna ilişkin düzenleme ile hakkında çek hesabı açma yasağı verilen kişiler Risk Merkezi tarafından bankalara bildirilir.

Bankanın yükümlülüğü olan araştırmayı yapmaması, hesap nedeniyle çek hamilinin zarara uğraması, banka için hukuki sorumluluğu da gerektirebilmektedir.[23]

4.1.2.Bankanın Çek Hesabı Açarken Müşterinin Ekonomik ve Sosyal Durumunu Araştırma ve Basiretli Davranma Yükümlülüğü

5941 sayılı Çek Kanunu’nun 2.maddesinin 1.fıkrasının son kısmında; “Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.” bankaların bir diğer yükümlülüğü olan ekonomik ve sosyal durumun araştırılması hususu belirtilmiştir.

Müşterinin ekonomik ve sosyal durumu da çek kullanmaya müsait olmalıdır. Bankalar, araştırmalarını yaparken tıpkı bir kredi müşterisini araştırır gibi, gerekli bilgileri toplamalı ve güvenilir kişilere çek defteri vermelidir. Bankalar, anonim şirket şeklinde kuruldukları için tacirdir ve bunun sonucu olarak yükümlülüklerini basiretli davranarak yerine getirmelidir (TTK 18/2).

4.1.3.Hesap Sahibinden İstenecek Belgeler ve Saklama Yükümlülüğü

Çek Kanunu’nun 2.maddesinin 2.fıkrasına göre; “Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin Risk Merkezi adli sicil kayıtlarını ve açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını, esnaf ve sanatkâr olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili kayıtlarını almak ve çek hesabının kapatılması hâlinde bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla yükümlüdür.”

İstenilecek belgeler kanunda belirtilmiş ve saklama süresine de hükümde yer verilmiştir. 10 yıllık saklama süresi hesap açık olduğu sürece söz konusu olmayacaktır. Ancak saklama yükümlülüğü bu süre içinde de devam edecektir. 10 yıllık süre hesabın kapatılmasından itibaren başlayacaktır. Bankalar tacir oldukları için Türk Ticaret Kanunu’nun 82.maddesi gereğince de defter, hesap ve kağıtları 10 yıl saklamakla mükelleftir.

4.1.4.Adres Bilgisinin Hamile Verilmesi Yükümlülüğü

Çek Kanunu’nun 2.maddesinin 2.fıkrasında; “Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde, çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri, talebi hâlinde hamile verilir.” hükmüne yer verilmiştir. Çekin kısmen veya tamamen karşılıksız çıkması durumunda hamilin kendi haklarını koruyup talep edebilmesi için keşideciye ulaşması gerekir. Keşideciye ait adres bilgilerine ulaşabilirse bu mümkün olacaktır. Banka, eğer hamil talep ederse keşideciye ait adres bilgilerini vermekle yükümlüdür. Bankanın, müşterisinin adres bilgilerini vermesi bir istisnadır. Eğer koşullar oluşmadan banka müşterisinin adresini verirse Bankacılık Kanunu’nun 159.maddesin gereğince “bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin günden iki bin güne kadar adlî para cezası hükmolunur. Banka ve müşterilere ait sırları açıklayan üçüncü kişiler hakkında da aynı cezalar uygulanır”

4.1.5.Bankaların Çek Hesabı Açılması, Çek Defteri Verilmesi ve Beyanname Alınmasına İlişkin Yükümlülüğü

Çek kanununun 2.maddesinin 3.fıkrasına göre “Çek hesabı ilgilinin, vekilin veya yasal temsilcisinin imzası olmadan açılamaz. Çek hesabı açılmasını veya mevcut çek hesabından çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir veya esnaf ve sanatkâr olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, tüzel kişinin yönetim organında görev yapan, temsilcisi olan veya imza yetkilisi olan kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.”

Hükümde bahsedilen imza, ıslak imza veya elektronik imza olabilir.

Çek Kanunu’nun 2.maddesinin 6,7,8 ve 11.fıkralarına göre çek hesabı açılırken ve çek defteri verilirken hesap sahibi müşterinin ve tedbiren bankanın, çek hesabının türünü belirlemeleri, buna göre açılacak hesap ve kullanılacak çek defterini seçmeleri gerekmektedir.[24]

4.1.6.Çek Defterinin Basılması, Şekli ve İçeriğine İlişkin Yükümlülükler

Çek Kanunu’nun 2.maddesinin 5.fıkrasına göre, “Çek defterleri bankalarca bastırılır.”

Kanunda üç ayrı çek türü düzenlenmiştir. Bunlar; tacir çeki, tacir olmayan çeki ve hamiline çektir.

Gerçek veya tüzel kişi tacirler, tacir çekini ancak ticari işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerde keşide edebilir. Esnaf ve sanatkârlar da tacir gibi kabul edilmiştir.

Tacir olmayan çeki; tacir olmayan kişinin düzenlediği çek veya tacir olmasına rağmen bir ticari ilişki çerçevesinde düzenlenmeyen çektir.

Hamiline çek; tacir hamiline veya tacir olmayan hamiline şeklinde basılır. Çek Kanunu’nun 2.maddesinin 6.fıkrasında; “Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde, hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.” hükmüne yer verilmiştir. Ayrı hesap açılma mecburiyeti, kayıt dışı ekonominin ve kara para aklanmasının engellenmesi amacıyla getirilmiştir. Denetimin sağlanması için de bankalara bildirim yükümlülüğü getirilmiştir (Çek K.4/1).

Çekte bulunması gereken zorunlu unsurlar Türk Ticaret Kanunu’nun 780.maddesinde belirtilmiştir. Bunlara ek olarak Çek Kanunu’nun 2.maddesinin 7.fıkrasında ve 8.fıkrasında; “Çek defterinin her bir yaprağına, çek hesabının numarası, çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı, çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin adı, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası, çekin basıldığı tarih, çek hesabı sahibi gerçek kişi ise Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası; tüzel kişilerde ise varsa Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS) numarası, çek hesabı sahibi ile düzenleyenin farklı kişiler olması hâlinde, ayrıca düzenleyenin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası yazılır. Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.” hükmüne yer verilmiştir. Çekin içermesi gereken noktalar bu hükümlerle düzenlenmiştir. Çek Kanunu’nun 2.maddesinin 7. ve 8. fıkralarında belirtilen hususların olmaması durumu ise; “Türk Ticaret Kanunundaki unsurları taşıması kaydıyla, düzenlenen çekin bu maddede yer alan koşullara aykırı olması çekin geçerliliğini etkilemez.” düzenlemesi ile çekin geçerliliği korunmuştur.

Çek Kanunu’nun 3.maddesinin 9.fıkrasına göre; “Çekin, üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi hâlinde, muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu sona erer.” Bu sürenin sonunda bankanın ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu sona erecektir.

4.1.7.Çek Hesabının Kapatılmasına İlişkin Yükümlülükler

Çek Kanunun 2.maddesinin 10.fıkrasına göre “Çek hesabı, ancak sahibinin veya yasal temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat veya katılım fonu zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tabi tutulur.”

Hükümden çek hesabının iki şekilde kapanacağı sonucu çıkmaktadır. İlk kapanma durumu çek hesabı sahibinin veya temsilcisinin yazılı talebiyken; ikinci durum zamanaşımı süresinin dolmasıdır.

4.2.ÇEKİN İBRAZINDA BANKANIN YÜKÜMLÜLÜĞÜ

4.2.1.Karşılığı Bulunan Çekin İbrazında Bankanın Yükümlülüğü

Çekin ödenmek üzere bankaya ibrazında bankanın inceleme yükümlülüğü bulunmaktadır[25]. Çek ibraz edildiğinde, Türk Ticaret Kanunu’nun 780.maddesinde yazılı zorunlu unsurlar, 796.maddesinde yazılı ibraza ilişkin süreler ve 801.maddesine göre de ciro silsilesi kontrol edilir.

4.2.2.“Karşılıksızdır” İşlemi ve Bankanın Sorumluluk Miktarlarının Ödenmesinde Bankaların Yükümlülükleri

Çek Kanunu’nun 3.maddesinin 2.fıkrası çek bedelinin karşılığının olmaması durumunda, işleme konu meblağın nasıl belirleneceğini düzenlemiştir. “Karşılıksızdır işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.” Maddenin 3.fıkrasında bankanın ödemekle yükümlü olduğu asgari sorumluluk miktarı düzenlenmiştir. Bu düzenlemede yer alan meblağda her sene değişiklikler yapılır.

17 Ocak 2020 tarihli ve 31011 sayılı Resmi Gazete’nin 68.sayfasında yer alan “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından: Çek Defterlerinin Baskı Şekline ve Bankaların Hamiline Ödemekle Yükümlü Olduğu Miktarın Belirlenmesine İlişkin Tebliğ (Sayı: 2010/2)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sayı: 2020/1)” tebliğin 1.maddesine göre; “20/1/2010 tarihli ve 27468 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çek Defterlerinin Baskı Şekline ve Bankaların Hamile Ödemekle Yükümlü Olduğu Miktarın Belirlenmesine İlişkin Tebliğ (Sayı: 2010/2)’in 4 üncü maddesinde yer alan “ikibinotuz Türk Lirası” ibareleri ‘ikibinikiyüzyirmibeş Türk Lirası’ olarak değiştirilmiştir.”

Kanunda belirtilen bin Türk Lirası olan sorumluluk miktarı, şu an iki bin yüz yirmi beş Türk Lirasıdır. Kanuni ödeme yükümlülüğünü düzenleyen hükmün nispi emredici niteliği sebebiyle, hesap sahibi ile banka arasında yapılacak çek anlaşmasında, bankanın hamile ödemekle yükümlü olduğu miktarlar, işlemin güçlü tarafını oluşturan banka lehine azaltılamazken, işlemin zayıf tarafını oluşturan hamil lehine artırılabilir.[26]

Ayrıca ilgili maddenin 4. 5. ve 6. fıkralarında hangi durumlarda karşılıksızdır işleminin ne şekilde yapılacağı belirtilmiştir.

Bankanın ödemekle yükümlü olduğu miktar çek hesabında bir bakiye varsa bu meblağ çek meblağından düşürüldükten sonra kalan miktar için yapılır. Hamil bankanın sorumluluk miktarı ve kısmi ödemenin kabul edilmemesi durumunda “karşılıksızdır” işlemi yapılacaktır. Çekin meblağı banka sorumluluk miktarından az veya banka sorumluluk miktarı ile aynı ise ya da hesapta çekin kısmi karşılığı var olup banka sorumluluk miktarı eklenince çek miktarını karşılamakta ise “karşılıksızdır” işlemi yapılamayacaktır.

Çek yaprağındaki baskı tarihine göre beş yıl geçtikten sonra bankanın ödemekle yükümlüğü olduğu sorumluluk miktarı istenemez.

4.2.3.“Karşılıksızdır” İşleminin Usulü ve Bankaların Yükümlülükleri

Çek Kanunu’nun 3.maddesinin 4.fıkrasında “karşılıksızdır” işleminin ne şekilde yapılacağını düzenleniştir. Ayrıca işleminin içermesi gereken bilgileri de düzenlemektedir. “Karşılıksızdır” işlemi “Hamilin talepte bulunması hâlinde(…)” yapılmaktadır ve kanunda da belirtildiği üzere hamilin talep etmemesi durumunda “karşılıksızdır” işlemi yapılmamaktadır.

“Karşılıksızdır” işlemi çekin arka yüzüne çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu, bankanın ödediği sorumluluk miktarı, ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişi adına tahsil edilmekte ise bu hususun yazılması ve banka görevlisiyle birlikte imzalanması suretiyle yapılır.[27]

Hamilin imzalamaktan kaçınması durumunda “karşılıksızdır” işlemi yapılmayacaktır. Ayrıca hamil, çeki ibraz süresinde ibraz ederse “karşılıksızdır” işlemi yapılacaktır.

Çekin tahsil edilmek için bankaya ibraz edilmesiyle, hamilin bir talebi olmaksızın, banka sorumluluk miktarını derhal ödemeyle yükümlüdür. Banka derhal sorumluluk miktarını öderse “karşılıksızdır” işlemi, sorumluluk miktarı düştükten sonra kalan miktar için yapılır. Çek hesabında çekin meblağının kısmi karşılığı olup da hamil kısmi ödemeyi kabul ederse, hamile ödenen miktar çek bedelinden düşüldükten sonra kalan miktar için “karşılıksızdır” işlemi yapılır. Hamilin, bankanın sorumluluk miktarını ve kısmi karşılığı kabul etmemesi durumunda “karşılıksızdır” işlemi çek bedeli esas alınarak yapılacaktır. Kanunun 3.maddesinin 5. ve 6. fıkrası ödemeyi kabul etme, ödemeyi kabul etmeme durumlarını düzenler. Tüm bunlar çekin arka yüzüne yazılır, hamil ve banka görevlisi tarafından imzalanır.

Kanunun 3.maddesinin 6.fıkrasında; “Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, icra mahkemesine şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.” denilerek hamilin kısmi ödemeyi kabul etmesi durumunda çekin aslının bankada saklanacağı ve onaylı suretinin hamile verileceği düzenlenmiştir. Onaylı çek fotokopisi, asıl ve gerçek çek gibi işlemlere esas olabilme gücünü bu hükmünden alır.

Kanunun 3.maddesinin 7.fıkrasında; “Banka; a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi, b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi, hâllerinde, çek hamiline, her geçen gün için binde üç gecikme cezası öder.” hükmü yer alır. Bahsedilen gecikme cezası hukuki bir yaptırımdır. Gecikme bazen kanunun 7.maddesinin 5.fıkrasında düzenlenen karşılığın veya sorumluluk miktarının ödenmemesi suçunu oluşturabilecektir.

4.3.BANKALARIN BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Hamiline çeklerin verilmesi ve kullanılması sıkı şekil şartlarına bağlıdır. Bunun amacının kayıt dışı ekonominin, kara paranın aklanması ile terörün finansmanının önlenmesi olduğunu daha önce de belirtmiştik. Hamiline çek hesapları ayrıca açılıp, izlenir. Ayrıca tacir tüzel kişi faaliyetlerine ilişkin gerçek kişilerin çek düzenlemesinin izlenmesi amacı da vardır.

4.3.1.Hamiline Çek Hesaplarının Bildirilmesi Yükümlülüğü

Çek Kanunu’nun 4.maddesinin 1.maddesinde; “Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümle kayıt dışı ekonominin, kara paranın aklanması ile terörün finansmanının önlenmesi ve vergi kaçırmanın önlenmesi amaçlanmış, böylelikle bir veri tabanı oluşturulması da hedeflenmiştir.[28]

Kanun koyucu bu hüküm ile bankalara bildirim yükümlülüğü getirmişse de bu yükümlülüğe aykırı davranılması durumunda nasıl bir hukuki veya cezai yaptırım uygulanacağını düzenlememiştir.

4.3.2.Tacir Tüzel Kişi Faaliyetlerine Yönelik Gerçek Kişi Çek Hesaplarının Kullanılmasının Bildirilmesi Yükümlülüğü

Kanunun 4.maddesinin 2.fıkrasında; “Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Hükümle tacir tüzel kişilerin veya tacirin faaliyetleriyle ilişkilendirilmesiyle bu çek hesaplarının hukuken tacir tüzel kişiye ait olacağı hükme bağlanmıştır.

Şen’e göre; kanunun gerekçesinde bu yönde bir düzenlemeye gidilmesinin amacı, kişinin tacir sıfatıyla düzenleyeceği çek ile tacir olmayan kişinin düzenleyeceği çeki birbirinden ayırmak olarak belirtilmiştir. Bir diğer amaç ise, tacir tüzel kişilerin taraf olduğu ticari ilişkilerde, söz konusu tüzel kişiliğin borcuna karşılık, gerçek kişiler adına açılmış çek hesapları üzerinden çek düzenlenmesinin önlenmesidir. Böylece kanun koyucu, tüzel kişilerde ‘perdenin aralanması’ amacına uygun düşecek düzenleme yaparak, başkalarının arkasına sığınmak suretiyle faaliyette bulunan tüzel kişilerin gerçek is ve işlemlerinin ortaya çıkarılmasını, ayrıca temelde hiçbir şeyden haberi olmayan gerçek kişilerin de mağdur edilmemesini hedeflemiştir.[29]

4.3.3.Hamiline Çek Defteri Kullanılmadan Hamiline Çek Düzenleyenlerin Bildirilmesi Yükümlülüğü

Kanunun 4.maddesinin 3.fıkrasıyla; “Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet başsavcılığına ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.” denilerek hamiline çek defteri kullanılmadan hamiline çek düzenleyenlerin nereye, ne kadar sürede bildirecekleri düzenlenmiştir.

Bu çekler, TTK hükümlerine göre geçerlidir lakin keşide eden için cezai yaptırım öngörülmüştür. “Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, Cumhuriyet savcısı tarafından üçyüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.”(Çek K. m. 7/9). Fıkrada hamiline çek yaprağı kullanmadan hamiline çek düzenleyen için cezai müeyyide öngörülmüştür. Çek Kanunu’nun 4.maddesiyle getirilmiş olan bildirim yükümlülüğüne uymayan bankalar bu yükümlülüğe uymaz ise bankalar hakkında ya da banka görevlileri hakkında uygulanacak herhangi bir yaptırım öngörülmemiştir.

5.BANKALARIN ÇEK KANUNUNDAKİ YÜKÜMLÜLÜKLERE UYMAMASI HALİNDE UYGULANACAK YAPTIRIMLAR

5941 sayılı Çek Kanunu’nun 7.maddesinde cezai müeyyidelere hükmedilmiştir. 7.maddesinin fıkralarını inceleyerek yükümlülüklere uyulmamasının yaptırımlarına aşağıdaki başlıklarda değinilecektir.

5.1.Tacir Olmayan Kişiye Tacir Kişi Çek Defteri Verilmesi Suçu

Çek Kanunu’nun 7.maddesinin 2.fıkrasında; “Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.” düzenlemesiyle tacir olmayan kişiye, tacir çeki hesabının açılması durumunda uygulanacak yaptırım düzenlenmiştir. Tacir çeki, bir ticari ilişki ve tacir sıfatıyla düzenlenen ve münhasıran tacir kişiye özgü bir çektir.[30] Banka görevlisi bu yükümlülüğüne uymaz ise hakkında elli günden yüz elli güne kadar adli para cezasına hükmolunur.

5.2.Kanuna Aykırı Şekilde Çek Defteri Verilmesi Suçu

Kanunun 7.maddesinin 3.fıkrasında; “2 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen, hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” düzenlenmesine yer verilmiştir.

Madde hükmünde de anlaşıldığı üzere bu hüküm ile iki ayrı suç düzenlenmiştir. İlki 2.maddenin 3.fıkrası gereğince beyanname vermek zorunluluğu olan müşterinin gerçek dışı beyanda bulunması suçudur. İkincisi ise kanuna aykırı bir şekilde çek defteri verilmesi suçudur. İkinci suçun oluşması için beyanname alınmadan çek defteri verilmeli ya da beyanname alınmasına rağmen yasaklı kişiye ve yasaklı kişinin yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi olduğu veya imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri verilmelidir. Mevcut çek hesabı üzerinden yeni çek defteri almak isteyen hesap sahibinin, her defasında beyanname vermesi zorunluluğu ve bu zorunluluğa aykırı olarak beyanname alınmaması veya beyanname alınmasına rağmen yasaklı kişiye veya görev yaptığı tüzel kişiye “çek defteri verilmesi” durumudur.[31]

5.3. Talebe Rağmen “Karşılıksızdır” İşleminin Yapılmaması Suçu

Kanunun 7.maddesinin 4.fıkrasında; “Kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmü düzenlenmiştir. Suçun oluşabilmesi için, çek usulüne uygun olarak ibraz edilmeli ve usulüne uygun bir talep olmalıdır. Usulüne uygun ibraz veya talep olmazsa “karşılıksızdır” işlemi yapılamayacağı gibi bu durumda suçtan da bahsedilemez.

5.4.Hamile Ödeme Yapılmaması Suçu

Kanunun 7.maddesinin 5.fıkrasında, “Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan ya da bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarı hamile ödemeyen banka görevlisi, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” düzenlemesiyle iki farklı suça yer verilmiştir. İlki hesapta karşılığı olduğu halde hamile ödeme yapılmaması, ikincisi ise bankanın kanunen ödemesi gereken miktarı ödememesidir.

5.5.Yasaklı Kişi Adına Çek Hesabı Açılması Suçu

Kanunun 7.maddesinin 7.fıkrasında; “Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasaklılık durumuna aykırı olarak banka görevlisi çek hesabı açarsa bunun yaptırımı 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası olacaktır.

5.6.Saklama Yükümlülüğüne Aykırılık Suçu

Kanunun 7.maddesinin 10.fıkrasında “2 nci maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Fıkrada kabahat ile ilgili üçlü bir ayrım söz konusudur. Çek hesabı sahibinden sağlanması gereken belgeleri sağlanmamak, saklanması gereken belgeleri saklamamak ve son olarak çek düzenleyen hesap sahibinin adreslerini talebi halinde hamile vermemektir. Bu üç durumun da yaptırımı beş yüz Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar idari para cezasıdır.


[1] Özgür Çatıkkaş, Hüsamettin Duran, ‘5941 Sayılı Çek Kanununda Bankaların Yükümlülükleri’, Maliye ve Finans Yazıları, 2012 s. 4

[2] Reha Poroy, Ünal Tekinalp, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları 18. Baskı, İstanbul: Arıkan Basım Yayım, 2007, s. 23

[3] Ali Ayli, Didem Yardımcıoğlu, ‘Çekte Düzenleme Tarihi ve Önemi’ Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. 2014, s. 2

[4] Hasan Pulaşlı, Yeni Türk Ticaret Kanununa Göre ve 6273 Sayılı Kanunla Değişik Çek Kanunu’nun Yorumu ile Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, 2. Bası, Ankara 2012.

[5] Hamit Dündar, Kambiyo Senetlerinde Soyutluk (Mücerretlik) İlkesinin Yargıtay İçtihatlarıyla Birlikte İncelenmesi, Terazi Aylık Hukuk Dergisi, Y.3, S.26, 2008, s. 37

[6] Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara, 2019, s. 220

[7] Ahmet Tamer, ‘Çek Hukuku Bakımından Muhatap Bankanın Kanuni Ödeme Yükümlülüğü’, Bankacılar Dergisi Sayı:45. 2013, s. 97

[8] Mustafa Çeker, Çek ve Yeni Kanun Tasarısı, 2002 s. 1

[9] Mehmet Bahtiyar, Kıymetli Evrak Hukuku, 7. Bası, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2010 s. 107

[10] Tamer Bozkurt, Ticaret Hukuku Cilt III Kıymetli Evrak Hukuku, 3. Baskı, Ankara: Legem Yayıncılık, 2019, s. 104

[11] Seza Reisoğlu, Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Çek, 3.Bası, Ankara: 2003 s. 25

[12] HGK 24.12.1969, 1183/3345

[13] HGK 9.5.1984 E. 1982/12-579 K. 1984/524

[14] Gönen Eriş, Açıklamalı Uygulamalı Çek Hukuku, Ankara: Seçkin Yayıncılık 2004 s. 25

[15] Seza Reisoğlu, Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Çek, 3.Bası, Ankara: 2003 s. 51

[16] Abuzer Kendigelen, Çek Hukuku, 4. Bası, İstanbul 2007, s. 92

[17] Mehmet Bahtiyar, Yargıtay Kararları Işığında Kambiyo Senetlerinde Keşide Tarihi ve İmkânsızlığı, Makaleler I, İstanbul 2008, s. 242

[18] Ali Ayli, Didem Yardımcıoğlu, ‘Çekte Düzenleme Tarihi ve Önemi’ Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. 2014, s. 18

[19] Abuzer Kendigelen, Çek Hukuku, 4. Bası, İstanbul 2007, s. 90, 91

[20] Yargıtay Kararı için bkz.: Yarg. 12. HD. E. 6458/K. 7034 T. 26.04.2001

[21] Seza Reisoğlu, Yeni Çek Kanunu ve Hukuki Sorunları, TBB/Yeni Çek Kanunu ve Hukuki Değerlendirmesi Toplantısında Yapılan Sunum, 2009

[22] Özgür Çatıkkaş, Hüsamettin Duran, ‘5941 Sayılı Çek Kanununda Bankaların Yükümlülükleri’, Maliye ve Finans Yazıları, 2012, s. 14

[23] Y.11.HD. 1.10,1992E. 4421/K. 9386, Aktaran Eriş, 2004, s.739, Y.4.HD. 1,10,2001E. 4516/K. 8762, Aktaran Eriş, 2004, s.740

[24] Özgür Çatıkkaş, Hüsamettin Duran, ‘5941 Sayılı Çek Kanununda Bankaların Yükümlülükleri’, Maliye ve Finans Yazıları, 2012, s. 21

[25] Nazif Kaçak, Yeni Çek Kanunu Şerhi, Ankara: Adalet Yayınevi, 2010 s. 234

[26] Ahmet Tamer, ‘Çek Hukuku Bakımından Muhatap Bankanın Kanuni Ödeme Yükümlülüğü’, Bankacılar Dergisi Sayı:45. 2013, s. 99

[27] Özgür Çatıkkaş, Hüsamettin Duran, ‘5941 Sayılı Çek Kanununda Bankaların Yükümlülükleri’, Maliye ve Finans Yazıları, 2012, s. 26

[28] Ersan Şen, Yeni Çek Kanunu’nda Karşılıksız Çek Suçu ve Ceza Sorumluluğu, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2010 s. 68

[29] Ersan Şen, Yeni Çek Kanunu’nda Karşılıksız Çek Suçu ve Ceza Sorumluluğu, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2010 s. 68

[30] Hasan Pulaşlı, Çek Hukuku ve İlgili Mevzuat, Ankara: Adalet Yayınevi, 2010 s. 63

[31] Özgür Çatıkkaş, Hüsamettin Duran, ‘5941 Sayılı Çek Kanununda Bankaların Yükümlülükleri’, Maliye ve Finans Yazıları, 2012, s. 30, 31

piled books on brown wooden shelf
piled books on brown wooden shelf

KAYNAKÇA

Abuzer Kendigelen, Çek Hukuku, 4. Bası, İstanbul 2007

Ahmet Battal, Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2005

Ahmet Tamer, ‘Çek Hukuku Bakımından Muhatap Bankanın Kanuni Ödeme Yükümlülüğü’, Bankacılar Dergisi Sayı:45. 2013: 116-96

Ali Ayli, Didem Yardımcıoğlu, ‘Çekte Düzenleme Tarihi ve Önemi’ Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. 2014; 16(0): 3239-3195.

Ersan Şen, Yeni Çek Kanunu’nda Karşılıksız Çek Suçu ve Ceza Sorumluluğu, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2010

Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara ,2019

Gönen Eriş, Açıklamalı Uygulamalı Çek Hukuku, Ankara: Seçkin Yayıncılık 2004

Hamit Dündar, Kambiyo Senetlerinde Soyutluk (Mücerretlik) İlkesinin Yargıtay İçtihatlarıyla Birlikte İncelenmesi, Terazi Aylık Hukuk Dergisi, Y.3, S.26, 2008

Hasan Pulaşlı, Yeni Çek Hukuku ve İlgili Mevzuat, Adalet Yayınevi Ankara, 2010

Hasan Pulaşlı, Yeni Türk Ticaret Kanununa Göre ve 6273 Sayılı Kanunla Değişik Çek Kanunu’nun Yorumu ile Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, 2. Bası, Ankara 2012.

Mehmet Bahtiyar, Kıymetli Evrak Hukuku, 7. Bası, İstanbul: Beta Basım Yayım, 2010

Mehmet Bahtiyar, Yargıtay Kararları Işığında Kambiyo Senetlerinde Keşide Tarihi ve İmkânsızlığı, Makaleler I, İstanbul 2008, s. 237-248.

Mustafa Çeker, Çek ve Yeni Kanun Tasarısı, 2002

Nazif Kaçak, Yeni Çek Kanunu Şerhi, Ankara: Adalet Yayınevi, 2010

Reha Poroy, Ünal Tekinalp, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları 18. Baskı, İstanbul: Arıkan Basım Yayım, 2007

Seza Reisoğlu, Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Çek, 3.Bası, Ankara: 2003

Seza Reisoğlu, ‘Yeni Çek Kanunu ve Hukuki Sorunlar’, TBB/Yeni Çek Kanunu ve Hukuki Değerlendirmesi Toplantısında Yapılan Sunum ,2009

Tamer Bozkurt, Ticaret Hukuku Cilt III Kıymetli Evrak Hukuku, 3. Baskı, Ankara: Legem Yayıncılık, 2019

Özgür Çatıkkaş, Hüsamettin Duran, ‘5941 Sayılı Çek Kanununda Bankaların Yükümlülükleri’, Maliye ve Finans Yazıları, 2012

Yaşar Karayalçın, Ticaret Hukuku III, Ticari Senetler (Kambiyo Senetleri), Ankara 19

Av. Ceren ÖZDEMİR

Nisan 2020, Kırıkkale Üniversitesi