Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri

Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinin görev ve yetkileri nelerdir? HMK ve FSEK Kapsamında Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinin yapısı ve işleyişi hakkında bilgilendirici bir yazı

KENDI AVUKATIN OLBORÇLAR

Av. Melih M. KARANFİL

10/28/20246 min oku

Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinin Görev ve Yetkileri ile HMK ve FSEK Kapsamında Yapısı ve İşleyişi

Giriş

Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri, Türkiye’de fikri mülkiyet hukukuna ilişkin uyuşmazlıkların çözümlendiği özel yetkili mahkemelerdir. Bu mahkemeler, özellikle 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) ve Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında ortaya çıkan hukuki ihtilaflara bakmakla yükümlüdür. Bu mahkemelerin görev alanı, patent, marka, tasarım, telif hakkı ve diğer fikri mülkiyet haklarına ilişkin davaları kapsamaktadır.

Bu yazıda, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinin görev ve yetkileri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve FSEK kapsamında yapısı ve işleyişi detaylı olarak ele alınacaktır.

1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinin Görev ve Yetkileri

Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri, genellikle fikri mülkiyet hukuku ve sınai mülkiyet haklarından doğan uyuşmazlıkları çözen özel ihtisas mahkemeleri olarak görev yapar. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) bu mahkemelerin görev alanını belirleyen başlıca yasal düzenlemelerdir. Ayrıca, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gibi düzenlemeler de görev ve yetki sınırlarını çizmiştir.

Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri, özellikle şu alanlarda görev yapar:

  • Marka tescili ve marka haklarının ihlali davaları.

  • Patent haklarının ihlali ve patent tesciline ilişkin ihtilaflar.

  • Tasarım tescili ve ihlali davaları.

  • Coğrafi işaretler ve geleneksel ürün adlarına ilişkin davalar.

  • Fikir ve sanat eserleri üzerindeki hakların korunmasına ilişkin davalar.

  • Telif hakları ihlalleri ve bu haklara yönelik tecavüz davaları.

  • Yenilik ve ticari sırların korunmasına yönelik davalar.

  • Haksız rekabet ve ticari itibarın ihlali ile ilgili davalar.

  • Lisans sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar.

Bu mahkemelerin görev alanına giren davalarda, ticari bir menfaatin veya hakkın korunması hedeflenir. Özellikle markalar, patentler ve telif hakları gibi konularda başvurular bu mahkemelere yapılır.

HMK’nin 2. maddesine göre, mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir. Fikri ve sınai haklar alanında görevli mahkemeler de özel yetkili mahkemeler olup, ihtisaslaşma gerektiren alanlarda uzman hakimlerin yer aldığı mahkemelerdir.

2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinin Yapısı

Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri, ihtisaslaşmış mahkemeler olup, genellikle büyük şehirlerde kurulmuştur. Bu mahkemeler, özellikle fikri mülkiyet ve sınai haklar konularında uzmanlaşmış hakimlerden oluşur. Türkiye'de bu mahkemeler genellikle Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde bulunur.

5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 5. maddesi uyarınca, bu mahkemelerin kurulduğu yerlerde sadece bu ihtisas mahkemeleri, ilgili davalara bakmakla görevlidir. Diğer yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla davalara bakar.

Mahkemeler, tek hakimli olup, bu hakimler fikri mülkiyet hukuku konusunda uzmanlaşmışlardır. Mahkeme bünyesinde, yazı işleri müdürü, zabıt katibi ve diğer idari personel de bulunur. Bu personel, dava sürecinin düzgün bir şekilde işlemesini sağlar. Ancak, davalar genellikle teknik bilgi ve hukuk bilgisinin birleştiği karmaşık meseleler içerdiğinden, mahkeme sürecinde bilirkişilerin de önemli bir yeri vardır.

3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinde Yargılama Usulü

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), Türkiye’deki tüm hukuk mahkemelerinde olduğu gibi Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri için de temel yargılama usulünü düzenler. Ancak bu mahkemelerdeki yargılama, genel hukuk davalarına kıyasla teknik ve özel bilgi gerektirdiğinden, bazı farklılıklar ve uzmanlık gerektiren aşamalar içerir.

a) Davaların Açılması

Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinde bir dava açılabilmesi için, davacının dava dilekçesini mahkemeye sunması gereklidir. Dava dilekçesi, HMK’nın 119. maddesi uyarınca, davacıya, davalıya ve dava konusuna ilişkin temel bilgileri içermelidir. Dava dilekçesinde ayrıca, talep edilen hukuki korunma veya tazminatın dayandığı hukuki sebepler açıklanmalıdır.

Fikri ve sınai haklar davalarında, davanın konusuna bağlı olarak, hem maddi hem de manevi tazminat talep edilebilir. Özellikle telif hakkı veya marka hakkı ihlali gibi durumlarda, hak sahibi zarara uğradığını iddia edebilir ve bu zararın tazmini için dava açabilir.

b) İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz Talepleri

Fikri mülkiyet ve sınai haklar davalarında, davacılar sık sık ihtiyati tedbir talebinde bulunur. HMK'nın 389. maddesi uyarınca, ihtiyati tedbir, dava konusu olan hakların korunmasını sağlamak için mahkeme tarafından alınan geçici bir önlemdir. Özellikle marka, patent veya telif hakkı gibi hakların ihlal edilmesi durumunda, davacı bu hakların ihlal edilmesinin durdurulmasını talep edebilir. İhtiyati tedbir talepleri, davanın esasına ilişkin karar verilene kadar geçici bir koruma sağlar.

Benzer şekilde, ihtiyati haciz de ticari alacakların güvence altına alınması amacıyla sıkça başvurulan bir yöntemdir. HMK'ya göre, mahkemeler bu tür talepleri hızlıca değerlendirmeli ve hakların korunması açısından gerekli olan kararları en kısa sürede vermelidir.

c) Delillerin Toplanması

Delil toplama süreci, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinde büyük bir öneme sahiptir. HMK'nın 189. maddesi uyarınca, taraflar, iddialarını desteklemek amacıyla delil sunmalıdır. Bu mahkemelerde, delil olarak sunulabilecek belgeler genellikle teknik nitelikte olur ve bu sebeple uzman görüşleri ve bilirkişi raporları önemli bir rol oynar.

Fikri mülkiyet ve sınai haklar davalarında, bilirkişinin belirlenmesi çoğunlukla davanın karmaşıklığına bağlıdır. Örneğin, patent davalarında teknik uzmanların görüşlerine başvurulurken, marka davalarında ticari uzmanların görüşü alınabilir. HMK’nın 266. maddesi gereğince, bilirkişinin tayini mahkemenin takdirindedir, ancak taraflar da bilirkişi talebinde bulunabilir.

d) Yargılama Süreci

Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinde yargılama süreci, HMK’da düzenlenen genel hukuk usullerine uygun şekilde yürütülür. Mahkemeler, tarafların beyanlarını dinler, delilleri değerlendirir ve bilirkişilerin raporlarını inceler. Yargılama sonunda, mahkeme kararını verir.

Yargılama sürecinde, özellikle marka ve patent davaları gibi karmaşık konularda uzman bilirkişi raporlarının yanı sıra, tanık beyanları da dikkate alınabilir. Bu beyanlar, hak ihlalinin varlığı ya da ihlalin sonuçları hakkında mahkemeye yardımcı olur.

4. FSEK Kapsamında Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinin İşleyişi

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK), Türkiye'de telif hakları ve diğer fikir eserlerine ilişkin hakların korunmasını sağlayan temel kanundur. FSEK kapsamında Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinin işleyişi şu esaslara dayanmaktadır:

a) Telif Haklarının Korunması

FSEK’in 1. maddesi, her türlü fikir ve sanat eserinin, eseri meydana getiren kişinin mal varlığı ve manevi haklarının korunması gerektiğini düzenler. Telif hakkı ihlali davalarında, eserin hak sahibi, eserin izinsiz kullanımı, çoğaltılması veya yayılması nedeniyle tazminat talebinde bulunabilir.

FSEK 68. madde uyarınca, telif hakkı ihlali durumunda hak sahibi, uğradığı zararın tazminini mahkemeden talep edebilir. Mahkemeler, telif hakkı ihlali davalarında, zarar miktarını belirlerken tarafların beyanlarını ve sunulan delilleri dikkate alır.

b) Maddi ve Manevi Tazminat Talepleri

Fikri mülkiyet haklarının ihlali durumunda, hem maddi hem de manevi tazminat talep edilebilir. FSEK 70. madde, eser sahibinin maddi ve manevi zararlarını talep edebilme hakkını düzenler. Maddi tazminat, eserin izinsiz kullanımı nedeniyle doğan zararın karşılanması amacıyla talep edilirken, manevi tazminat, eserin sahibinin manevi haklarına yapılan tecavüzden kaynaklanan zararın karşılanmasını hedefler.

c) Tecavüzün Önlenmesi ve Eserin Korunması

FSEK, telif hakkı ihlalleri durumunda eserin korunmasına yönelik tedbirlerin alınmasını sağlar. FSEK 72. madde, eserin izinsiz kullanımı veya yayımlanması durumunda, eser sahibinin mahkemeden tecavüzün durdurulmasını talep edebileceğini düzenler. Bu kapsamda, mahkemeler eserin yayından kaldırılması, çoğaltılmasının durdurulması gibi koruma tedbirlerine karar verebilir.

5. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinde Bilirkişilik ve Teknik İnceleme

Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinde bilirkişilik, oldukça önemli bir yer tutar. Davaların çoğu teknik bilgi gerektirdiğinden, uzman bilirkişilerin görüşlerine başvurulur. HMK'nın 266. maddesi uyarınca, bilirkişinin tayini mahkemenin takdirindedir. Bu bilirkişiler, davanın niteliğine göre teknik uzmanlar, akademisyenler veya sektörde tecrübeli kişiler olabilir.

Bilirkişi raporları, özellikle patent, marka ve tasarım davalarında hak ihlali olup olmadığını belirlemede kritik rol oynar.